Markalar, hizmetleri ve ürünleri bir birinden ayırt etmemize, tanımamıza ve ürün hakkında ki deneyimlerimizin ayrışmasını sağlamaktadır. Günümüzde bir ticari marka yaratmak düşünüldüğü kadar zor değildir. Fakat markanın; sağlam temellere oturması, devamlılığının sağlanması ve zihinlerde olumlu bir algı yaratması işin zor olan kısmıdır. Günümüzde karşınıza birçok marka çıkmakta ve bu markalar sizin için bir anlam ifade edebilmektedirler. Belirli bir ürün grubu sizlerde olumlu bir izlenim bırakmışken, bazıları da tam tersi bir izlenim bırakabilir. Markalara karşı hissedilen bu duygular satın alma davranışlarını da etkiler ve markanın değerinin belirlenmesinde önemli bir rol oynar.
Ticari Markanın tarih sahnesinde ortaya çıkışı, günümüzde ki benzer kaygıların güdülmesi ile olmuştur. Emek hırsızlığının yada hırsızlığın önlenmesi, ürün ve ya hizmetin kim tarafından üretildiği – uygulandığı gibi durumların belirlenmesinde de geçmişte önemli bir rol oynamıştır.
Geçmişte Ticari Marka
Yapılan araştırmalar ve kanıtlar sonucu, markaların binlerce yıl öncesinde dahi kullanıldığı görülmüştür. İnsanların avcılık ve toplayıcılıktan yerleşik bir hayata geçerek çiftlikler kurması ve çiftlik hayvanlarını işaretlemesi ilk örneklerindendir. Bu zamanlarda en büyük kaygı hırsızlığın önlenmesi ve malların karışmaması olarak düşünülmüştür. İnsanların belirli zanaatlarda ustalaşması ve bu ustalığın, yapılan işin diğerlerinden ayırt edilmesinde de bu damgalama ihtiyacını ve önemini görmekteyiz. Yaklaşık altı bin yıl önce Mısır’da yapılan taş işçiliği bunun örneklerindendir; taşın kaynağı, işi yapan kişi, taş ocağı gibi unsurlar işaretler ile gösterilmiştir.
İnsanların bir birleri arasındaki sosyal ve ticari ilişkilerin gelişmesi, üretimin artması ve aynı ürünü üreten birden fazla üreticinin bulunması ayırt edici damga ihtiyacını daha da arttırmıştır. Üretilen malların kalitesini ve kökenini belirten damgaların kullanması hem tüketici güveni için önemli hem de üreticinin ürün değeri için önemli olmuştur. Orta çağlarda altının saflığını belirtmek için ticaret loncaları kendi damgalarını kullanmış ve ticaretteki güven ortamını sağlamayı amaçlamışlardır.
Zaman ile bu konuda bazı kıstasların belirlenmesi ve yasalar ile korunma ihtiyacı oluşmuştur. Ticari marka konusunda ilk hukuki koruma ve zorunluluk, 1266 yılında İngiliz Parlamentosu tarafından yürürlüğe alınan “Fırıncıların Markalama Yasası” dır. Bu yasaya göre her fırıncı ürettiği ekmeğe kendi damgasını koyması zorunlu kılınmıştır. Üreticilerin ve tüccarların kendi isimlerini – damgalarını kendi ürünlerine işlemesi, kalite ve ürün hakkında garanti anlamına gelmiş ve modern ticari marka için öncü olmuştur.
Günümüzde Ticari Markaların Gelişimi
Ticari markalar, ortaya çıktıkları ilk andan itibaren bütün dünya tarafından bilinen varlıklar değildir. Markalar da canlılar gibi; doğar, tecrübe kazanır, büyür ve tanınırlar. Tabi konu markalar olunca büyüme ve tanınma konusunda farklı etkenlerde işin içine girmektedir. Bu durumu örnekler ile açıklamak gerekirse, günümüzde spor araba denilince hayalleri süsleyen “Lamborghini” markasının hikayesine göz atabiliriz.
Lamborghini ticari markasını tanımak için öncelikle kurucusu Ferrucio Lamborghini’yi tanımak gerekiyor. 1916 yılında İtalya’nın küçük bir köyünde doğan Ferrucio Lamborghini, küçüklüğünden beri tarım makinelerine ilgi duymuştur. Bu ilgisi Ferrucio’yu teknik eğitim almaya yönlendirdi ve Fratelli Taddia Teknik Enstitüsü’nden mezun oldu. Zamanın şartları ve aldığı eğitim sonucu İtalya Hava Kuvvetleri teknik bölümünde görev yaptı. Savaşın sona ermesi ile ülkesine dönen Ferrucio kendine bir motosiklet ve otomobil tamirhanesi açtı. Tamirhanede ve hurdalardan topladığı parçaları birleştirerek, eksik parçaları da kendisi üreterek ilk traktörünü yaptı. Oldukça ilgi gören bu traktör Ferrucio Lamborghini’nin seri üretime geçerek aylık 400 adet gibi bir satış rakamına ulaşmasını sağladı.
Ferrucio traktör ile sağladığı başarı sonucunda ilgisini spor araçlara yöneltti ve garajında zamanın en iyi modellerini toplamaya başladı. Bu ilgisi ve sahip olduğu Ferrari model aracı spor araç üretimine girmesinde büyük bir rol oynadı. Sahip olduğu Ferrari 250GT model aracında yaşadığı debriyaj sorununu Ferrari teknisyenlerine iletti. Teknisyenlerin soruna bir çözüm bulamaması üzerine aracı kendi tamir eden Ferrucio Lamborghini, sorun ve çözümü hakkında görüşlerini bildirmek için Enzo Ferrari’den bir görüşme talep etti. Yapılan görüşmede Ferrucio hiç beklemediği bir tepki ile karşılaştı. Enzo Ferrari bir traktör üreticisinin spor araçlardan anlamayacağını ve herkesin kendi işine bakması gerektiğini söyledi.
Bu olayın yaşanması üzerine Ferrucio Lamborghini kendi spor aracını üretmek istedi. Zamanın en bilgili usta, mühendis ve tasarımcılarını toplayan Ferrucio yoğun çalışmalar sonucu ilk 12 silindirli efsane modeli Lamborghini 350′ yi ortaya çıkarttı. Döneminin en şık, güçlü ve modern aracını ortaya çıkaran Ferrucio 1964’de Torino Otomobil Fuarı’nda aracını tüm dünyaya tanıttı. Böylece Lamborghini spor araç ticari markası doğmuş oldu. Zaman içerisinde bir çok model üretti, krizlerden etkilendi, ortaklıklar kurdu ve günümüzde en bilinir spor araç markalarından biri haline geldi.
Lamborghini örneğinde de olduğu gibi markaların gelişimi bir çok etkene bağlı olarak, kalitenin yüksek olması en önemlilerindendir. Kalitenin ve güvenin yüksek tutulması markaların gelişimini hızlandırarak, zihinlerde olumlu bir algı oluşturulmasını sağlar ve temellerini güçlendirerek yerlerini sağlamlaştırır.